Kilomuz, boyumuz, takipçi sayımız ya da zekamız gibi rakamlar bizim hikayemizi anlatmaya yeterli mi ?
Hayatımız rakamlarla yönetiliyor. Yaklaşan yaz sebebiyle dolup taşan spor salonları, yapılan rejimler, sosyal medyada beğeni sayısı ya da IQ seviyemiz başarının temel bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Skorlar, puanlar ve rakamlar genellikle kararlarımızı hatta kimliklerimizi tanımlıyor. Örneğin, IQ seviyemiz ne kadar zeki olduğumuzu gösterirken, ne kadar fit olduğumuz yani kilomuz *da fiziksel sağlığımızı gösteriyor. Takipçilerimizin sayısı ne kadar popüler olduğumuzu, çocuk sayısı da doğurganlığın bir ölçüsü ve son olarak maaşımız profesyonel başarının temel bir ölçütü olarak kabul ediliyor.
Bu sayıların rahatlatıcılığına garip bir şekilde güvenmiyor muyuz?
Sayılar, gri tonu gibi karmaşık ve belirsizliklerle dolu bir dünyada çok istenen netliği sağlıyor. Takipçi sayıları sosyal durumumuza bir sayı daha koyarken, kilomuz bize yaşam beklentisini en üst düzeye çıkarmak için ne kadar kilo vereceğimizi veya alacağımızı belirliyor. Tüm bu ölçümler kendimizi başkalarıyla karşılaştırmamızı, gelecekte ki hedeflerimizi belirlememizi ve süreci izlememizi sağlıyor.
PEKİ BU HER ZAMAN FAYDALI MI ?
Ölçülebilirliğin cazibesi değerlendirilmesi zor olan diğer ilgili etkenleri ihmal etmemize yol açabilir. Bu insanlık tarihi boyunca belgelenen bir ”nicel önyargı” ile sonuçlanabilir. Nicel önyargı tuzağına düşmemek için kaçınılması gereken bazı varsayımlar vardır.
Nicel Önyargılar ve Varsayımlar
1. HER ŞEY ÖLÇÜLEBİLİR
Farklı şeyler farklı şekilde ölçülür. Örneğin, boyumuzu mezura ile ölçebiliyorken birinin duygularını ölçmek çok zor hatta imkansızdır. Ortak bir yanılgı olan her şeyin ölçülebilir olduğu ve hatta ölçülebilmesi gerektiğidir. Diğer yandan başarı kavramını ele alalım. Başarı ölçütü kimine göre yüksek maaşken, kimine göre kişisel gelişim olanakları veya kendini gerçekleştirebilme duyguları olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden bu gibi karmaşık kavramlarda ölçülebilirlik aramak boşuna olabilir.
2. ÖLÇÜM YAPARKEN REFERANS NOKTASINA DİKKAT EDİLMELİDİR
Sosyal medyada ki takipçi sayısı nadiren size sosyal etkileşimin kalitesini gösterir. Yani takipçi sayısı fazla olan kişilerin daha sosyal ya da hepsiyle gerçek bir etkileşimi olduğunu göstermez. Takipçilerin çoğu satın alınmış yapay hesaplar dahi olabilir. Paylaşılan resimler size o kişiyi doğru değerlendirmeniz konusunda ne kadar gerçek bir yargı sunabilir ki buna göre bir yargıda bulunmaktansa gerçekte tanımak daha iyi bir yol olabilir.
3. ÖLÇÜLEBİLİR HEDEFLER HER ZAMAN FAYDALIDIR
Sayısal hedefler davranış değişimini motive etmek ve daha iyi alışkanlıklar geliştirmek için faydalı olabilir. Bu sadece hedefler dikkatli bir şekilde seçilirse geçerlidir. Sağlıklı bir vücut ağırlığına ulaşmak için alınan önlemleri ele alalım. Her gün tartılmak, alınması gereken besinlerin diyet uğruna alınmaması bir süre sonra kişinin hem psikolojik hem de fizyolojik olarak sorunlar yaşamasına sebep olabilir. Özel durumlarda sayısal hedeflerin dikkatli bir şekilde seçilmesi çok önemlidir.
Rakamlarla mı yaşıyorsunuz, hedeflere ulaşmak konusunda takıntılı mısınız, test sonuçlarınız için endişeli ya da kilonuza çok mu dikkat ediyorsunuz ? Belki de buradaki temel varsayımları ele alıp yaşama daha dengeli bir yaklaşım yaratmanın zamanı gelmiştir.
İnsanın ihtiyacı her zaman niceliksel (kantitatif) edimlerle sınırlandırılamaz. Kişi hayatına anlam katan ve sayısal birimlerle ölçülemeyen niteliksel (kalitatif) değerler uğruna yaşanmış ve yaşanacak “iyi hayat” kavramını oluşturdukça kendi hayatı kendine özgül biçimiyle tanımlanır ve derinlik kazanır.