Saplantılar, diğer bir deyişle obsesyonlar yoğunlaştığında hayatımızın tahammül edilemez bir boyuta gelmesine sebep olur.
Yersiz olduğu bilindiği halde kişinin etkisinden kendini bir türlü kurtaramadığı düşünceye saplantı denir.
Her yerde mikrop olduğu düşüncesi bir saplantı olabilir. Obsesyonlar kişinin iradesi dışında zihninde beliren uzaklaştırılamayan sıkıntı verici ve tekrar eden düşüncelerdir. Saplantıları rahatlatmak için insanın tekrarlayıcı davranışlara yönelmesine zorlantı ya da kompulsiyon denir.
Örneğin mikrop kapacağından korktuğu için kişinin gün içersinde onlarca kez elini yıkamasına kompulsiyon denilebilir.
Saplantı ve zorlantıların çok yoğun olduğu ve insanın doğal hayatını ağır derecede etkilediği rahatsızlık durumuna Obsesif Kompulsif Bozukluk denir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk 22-36 yaş arasında daha sık olarak görülür.
Toplum için yaygınlığı %2.5 olan bu rahatsızlık birçok insanın hayatını etkilemektedir. Türkiye’de 2 milyon, dünyada 300 milyon insanın obsesif kompulsif rahatsızlığı olduğu düşünülmektedir.
Bu rahatsızlık kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmektedir. Genel olarak ev işleri kadınlara atfedilmiş bir görev olarak düşünüldüğünden temizlik saplantısının kadınlarda daha çok olacağı düşünülse de erkekler de temizlik konusunda en az kadınlar kadar saplantılı olabilir.
Temizlik dışında başka saplantılı düşünce uğraşları vardır. Bunlardan birisi de emin olamama saplantısıdır.
Örneğin bir kişi evden çıktıktan sonra kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden sürekli emin olamayabilir. Kilitlediğini bilse de rahat edemez şüpheye düşebilir ve tekrar tekrar geri dönüp kapıyı kontrol etmekten kendini alamaz.
Bazı insanlar hiç bir işe yaramayacağı halde adımlarını sayarlar. Kaç adımda eve vardıklarını bilmek isterler.
Bir grup insan hastalanmaktan çok korkar. Hastalığın onları bir şekilde bulacağı düşüncesindedirler bu nedenle gerekenden fazla tedbir alırlar.
Cinsellikte bir başka saplantı konusu olarak karşımıza çıkabilir. Suçluluk duygusu yaşayacak şekilde kendine yasaklığı insanlarla ilgili cinsellik düşüncelerine maruz kalır ve tekrarlayıcı bir şekilde kısır döngüde kalabilir.
Saldırganlık düşüncesi de bir saplantı boyutuna gelebilir. Başkalarına zarar vermekten ve iradesi dışında şiddet eğilimi göstermekten çok korkabilirler.
Metafizik düşünceler de ağır bir saplantı haline gelmeye başlayabilir. İşleri yolunda gitmeyen bir kişi kendisine nazar değdiğini ya da birisinin kendisine büyü yaptığını düşünebilir. Buradaki düşünceler toplumda bir çok kişinin zaman zaman düşündüğünden çok daha ağır ve yaşamı çekilmez hale getirecek kadar şiddetli olduğu durumlardır.
Bir diğer saplantılı düşünce uğraş alanı biriktirme davranışları karşımıza çıkar. Gazoz kapaklarını, eski gazeteleri, bitmiş pilleri, kullanılmayan hiç bir değeri olmayan eşyaları elden çıkaramaz ve yığıntı halinde biriktirebilirler. Biriktirme saplantısı ilerlediğinde medyada gördüğümüz çöp evler boyutuna kadar ilerleyebilir.
Saplantılar eğer bir rahatsızlık düzeyinde değil ise aktif uğraşlar, ortam değişiklikleri, daha çok sosyal faaliyetler yardımcı olabilir.
Ancak saplantılar zaten insanın kendini alıkoyamadığı çoğu kez de kendine çok garip ve kabul edilemez gelen acı verici zihinsel deneyimlerdir.
Kişi kendini kontrol etmek için çabaladıkça daha da kötü hale gelir ve saplantıların şiddeti çoğu kez daha olumsuz düzeylere çıkar.
Bu insanları çevresindekiler de anlamakta zorlanırlar ve ağır eleştirilere maruz kalırlar.
Özellikle az bir grup saplantılı insanlar iç görü sahibi değildirler. Yaptıklarının anormal olmadığını düşünecek kadar etkilenmiş de olabililer.
En sağlıklı yol uzman bir psikiyatrla yaşantıların bir rahatsızlık olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasıdır.
Saplantı ve zorlandı rahatsızlığında (obsesif kompulsif bozukluk) en etkili psikoterapi yöntemi bilişsel davranışçı psikoterapilerdir.
Bununla beraber ilaç tedavileri de rahatsızlığın yönetilmesinde psikoterapilerle birlikte en iyi sonuçların alınmasına imkan sağlayacaktır.
Psk. Nesrin Çalışkan