Kronik Psikiyatrik Hastalar Ne Kadar Tehlikelidir ?
Belki de bu senenin en çok kendinden söz ettiren filmiydi Joker. Filmin baş rol oyuncusu Joaquin Phoenix olağanüstü bir performans sergiledi.
Sinema tarihinde büyük yankı uyandıran ve ödül alan performanslar, çoğu kez özel ve ilginç psikiyatrik olguların sahneye koyulması ile bu imkanı bulmuştur. Akıl oyunları, Yağmur Adam, Benden Bu Kadar, Shine, Guguk Kuşu ve bir çok diğerleri…
Sinemanın Toplumsal Algılarda Büyük Etkisi
Sinema hiç kuşku yok ki kitleler üzerinde en etkili sanat biçimidir. Filmlerin ortaya koyduğu anlatımlar insanlarda öylesine yer eder ki artık onu değiştirmek neredeyse imkansız hale gelir.
En iyi örnek, Muhteşem Yüzyıl dizisinde betimlenen Osmanlı saray yaşamı insanlar için sarsılmaz bir şekilde dizide görüldüğü gibi anlaşılır, kabul edilir. Gerektiğinde ne kadar uğraşsanız da, tarihsel verileri ortaya koysanız da yanlış-doğru olması farketmez insanlara artık diğer türlü anlatamazsınız. Orada izlenen ne ise artık Osmanlı saray yaşamı o demektir ! Kuşaklar boyu zihinlere mıh gibi yerleşir ve çok zor değişir.
Sinemada Akıl Hastalıkların Anlatılması
Akıl hastalıkları ve ağır psikiyatrik rahatsızlıkları olan insanların zaten sürekli yaşadığı ön yargı ve damgalanma sorunları ne yazık ki sinemanın anlatımlarıyla daha da sorunlu hale gelmektedir. Elbette sinemacıların yola çıkarken böylesine bir amacı olmamıştır, ancak olayın tekil şekilde kuvvetle anlatılması ve olağanüstü görüntüsü güçlü bir etki yapmakta ve insanların tümden yanlış yargılar geliştirmesine yol açmaktadır.
Joker filminde akıl sağlığı sorunları yaşayan, sürekli ruh sağlığı desteği alması gereken Arthur karakteri, bir yandan yaşamda sürekli haksızlıklara maruz kalmakta ve hakettiği desteği bulamazken seyircide düzene karşı derin bir öfke ortaya çıkarmaktadır. Arthur karakteri filmin ileri dakikalarında özgürleşme teması içinde dehşetengiz seri cinayetler işlemektedir. Şiddetin vahşeti, hesaplaşma ve özgürleşme yüksek bilinci ile anlaşılır hale getirilmektedir.
Şiddetin kutsanması ve mazur görülmesi tartışmalarını bir yana bırakacak olursak, film bittiğinde büyük olasılıkla çok karmaşık hisler içinde kalan seyircide geride kalan, belki tek güçlü izlenim ve kabul de ruh sağlığı üzerinedir.
Filmden Geriye Kalan Kabul ve Anlayışlar
Nedir bu kabul ? Ağır psikiyatrik sorunu olanlar saldırgan ve tehlikeli insanlardır kabulü.
Evet günümüz toplumunda hala bir çok dezavantajlı grup var. Eşcinseller, kadınlar, ateistler ve bazı bölgelerde etnik gruplar önyargıların hışmına uğruyorlar. Bu grupların içinde kronik psikiyatrik rahatsızlıktan etkilenmiş insanlar da var.
Şizofreni gibi ya da ağır seyreden bipolar bozukluk gibi düzenli ilaç kullanımı ve takip gerektiren rahatsızlıklar insanlar arasında şiddet açısından abartılı şekilde tehlikeli olarak anlaşılmakta.
Amerikada yapılan bir araştırmada insanlara sorulduğunda %62’si şizofreni hastalarının tehlikeli olduğunu söylemişlerdir.
Evet bu tür rahatsızlıklardan etkilenmiş bir alt grup hastanın şiddet açısından artmış riski olabilir. Ancak yapılan istatistikler bu insanların bu rahatsızlıklardan etkilenmemiş insanlara göre belirgin artmış bir riskinin olmadığını ortaya koymaktadır. Aile içinde, trafikte ya da başka bir ortamda bir akıl sağlığı sorunu olan birisi tarafından şiddete maruz kalma ihtimaliniz diğer insanlar tarafından şiddete maruz kalma ihtimalinden daha çok değildir. Ancak ne zaman ki bir psikiyatrik rahatsızlığı olan insan suça karışsa gazetelerin ve medyanın kocaman manşetleri vurguyu acımasızca psikiyatrik rahatsızlıklara yapmakta ve insanların algıları değişmez bir şekilde akıl hastalıklarının çok tehlikeli olduğu yönünde şekillenmektedir. Oysa bu tür kronik rahatsızlığı olan binlerce insan iyi tedavi ile ailesi ve toplumla beraber huzur içinde yaşamaktadır.
Ancak bu durumu bilinen bireyler, komşuları ve toplum tarafından izole edilmekte, çocukları uzak tutulmakta, işe alınmamakta, sosyal ve mesleki açıdan işlevsel bir hayatı haksız yere sürdürememektedirler.
Kişilik Bozuklukları Psikiyatrik Rahatsızlıklardan Farklıdır
Toplum içinde en çok karıştırılan bir diğer konu ise kişilik bozuklukları konusudur. Kişilik bozuklukları psikiyatrinin çalışma alanı olmasına karşın bir rahatsızlık olarak kabul edilmez. Antisosyal kişilik bozukluğu (sosyopat, psikopat) olan bireylerin her zaman şiddete eğilimi artmıştır, davranışları ağır sorunlar içerir ve bunlar bu durumlarından ötürü cezai sorumluluklarından muaf olamazlar.
Evet siz de bu etkileyici Joker filmini izleyin. Sanatsal performans açısından unutulmaz bir deneyim. Bununla birlikte toplumun en az % 2 ila 4’ünü etkileyen kronik psikiyatrik rahatsızlıklardan muzdarip insanları damgalamadan ve onlardan gereksiz yere korku ile uzaklaşmadan yaşamaya da çabalamalıyız önyargılarımızın esiri olmadan.