‘‘Psikolog ne hissettiğimi mi soracak? Ya da en büyük korkularımı mı konuşacağız? Çocukluğumdan bahsetmek zorunda mıyım? Ya da annemden hiç bahsetmesem bunun bir anlamı olur mu? Çevremdekilere psikoloğa gittiğimi söylemeli miyim?…’’
Psikoterapiye başlamaya karar vermeden önce aklınıza bu ve bunun gibi pek çok soru gelir. Daha önce psikolojik yardım almamış kişiler ilk seansta ve sonrasında neler olup bittiğini merak eder.
Toplumumuzda psikoterapi sürecine, hangi sorunlar için terapiste gidilmesi gerektiğine ya da seansların faydasına dair büyük bir bilinmezlik söz konusudur. İşte sizi için bu konuya dair bazı soru ve cevaplar.
Psikoloğa Gitmem ‘‘Hasta’’ ya da ‘‘Deli’’ Olduğumu mu Gösterir?
Psikoloğa gitmek ya da psikoterapi almak için ciddi bir rahatsızlığın olması gerektiği bir efsanedir. Tabii bazı terapistler daha ciddi duygusal problemler -şizofreni ya da intihar düşünceleri gibi- üzerine uzmanlaşmış olsa da çoğu daha tipik, günlük yaşantısal sorunlar, kariyer değişimi, ebeveynlik becerilerini geliştirmek, stres yönetimi, boşanma süreci gibi alanlarda danışmanlık vermektedir. Nasıl ki, bazı doktorlar hayati tehlike taşıyan riskli hastalıklar karşısında hizmet veriyor ve bazıları da öksürük, grip gibi rahatsızlıkları tedavi ediyorsa durum psikoterapistler için de böyledir. Terapistler de geniş yelpazede, farklı amaç ve ihtiyaçlar doğrultusunda çalışabilir.
Kendi Durumum İçin Uygun Psikoloğu/Psikiyatristi Nasıl Seçebilirim?
Tıpkı diğer hizmet ya da servis aldığınız alanlardaki kişiyi seçtiğiniz gibi başvurduğunuz kişinin internet sitesine, özgeçmişine ve çalışma alanlarına bakmanız yararlı olabilir. Ayrıca yakın çevrenizden öneri almak ya da doktorunuzun tavsiyelerinden faydalanmak da iyi bir fikir olabilir.
Eğer spesifik bir alan üzerine başvurmak isterseniz (Örneğin; aşırı yeme, madde bağımlılığı, kariyer değişimi) o alanda uzmanlaşmış birisini tercih etmekte fayda vardır. Öfke kontrolü, cinsel işlev bozuklukları ya da aradığınız herhangi bir alanda uzmanlaşmış birisine ulaşmada zorlanıyorsanız telefonla bilgi alabilirsiniz ve uygun kişilere yönlendirilebilirsiniz.
Psikoterapide İlk Seans Nasıl olur?
Aslında bunun için tek bir yanıt yoktur. Gittiğiniz terapistin ekolü ve tarzı ilk seansı ele alış şekli konusunda farklı yöntemler izlemesine neden olur. Bazıları daha yapılandırılmış bir formata soru-cevap şeklinde olabilirken, bazen de görüşme doğal akışında ilerler. Fakat ilk seansta üzerinde durulan konular genellikle kişinin başvuru nedeni, hayatında neler olup bittiği, problemin tarihçesi, şiddeti ve terapiden neler beklediği ile ilgili olur.
Bazı terapistler siz konuşurken not alabilir, bazıları ise seans bitiminde not alır. Tarz ve teknik her ne olursa olsun kişi terapisti tarafından eleştirilmez, bölünmez ya da anlattıkları konusunda yargılanmaz. Terapi süreci gizlilik sınırları içinde devam eder. Düşündüklerinizi ve hissettiklerinizi başkalarını incitme ya da suçlanma kaygısı duymadan, dürüstçe ifade edebileceğiniz benzersiz bir ilişki sürecidir. Ne söylemek isterseniz ya da söylemeye ihtiyaç duyarsanız hepsi kabul edilir. Her terapist, her hasta ve her ilişki dinamiği benzersiz olduğundan terapi seansının evrensel bir tanımı yoktur.
Çocukluğuma İnecek Miyiz?
Şart değil. Pek çok kişi psikoterapiye gitmenin çocukluk yaşantılarına inmek ve oradaki en kötü olayları konuşmak olduğunu düşünür. Bu bir efsanedir. Bu hem terapistin yaklaşımına hem de kişinin beklenti ve hedeflerine göre değişir. Bu kişinin hedefine bağlı olarak geçmiş üzerinden olabileceği gibi, şimdiki zaman, gerçeklik ve yaratmayı planladığınız gelecek üzerinden de olabilir.
Psikoterapi Ne Kadar Sürecek?
Bu kişiden kişiye, ele alınacak konulara, beklenti ve hedeflere göre değişir. Danışan kişinin ihtiyaçları bu noktada çok önemlidir. Tek seferlik bir görüşme mi yoksa yaşamın bazı evrelerinde ruhsal sağlığı dengede tutmak adına bir süreliğine destek mi olacak? Bu durum tamamen kişinin ihtiyaçlarına göre şekillenir.
Neden Bir Psikoloğa Gitmeliyim? Bir Arkadaş ya da Yakınımla Konuşmak Yeterli Olmaz Mı?
Eğer ilgili, destekleyici, kabul edici bir çevredeyseniz, bu kişilere duygularınızı, hayallerinizi ve hedeflerinizi açıklıkla anlatıp destek görüyorsanız şanslısınız! Bu kişiler sizlerle içgörülerini paylaşıp cesaretlendirerek en büyük destekçiniz olacaktır. Fakat sizi tanıyan kimseler bazen tamamen objektif olamayabilirler. Örneğin, kariyer değişikliği yapmak istiyorsunuz ve bu hayalinizi eşinizle paylaştınız. Eşiniz sizi belki %100 destekler ve elinden gelenin en iyisini yapar. Fakat o da bu değişikliğin, kendi hayatını, standartlarınızı ya da gelir durumunuzu etkileyip etkilemeyeceğine dair endişe ve kaygı yaşayabilir. Bu duygular eşinizi sizi dinlemekten ve objektif olarak desteklemekten alıkoyabilir.
Bu gibi durumlarda psikoterapistle çalışmak oldukça kıymetlidir. Tam anlamıyla ne hissettiğinizi, istediğinizi anlatabileceğiniz, size kendi kaygılarını yüklemeyecek, ne yapıp yapmamanız gerektiğini söylemeyecek benzersiz bir ilişki kurabilirsiniz. Ayrıca konuşmalarınızda karşınızdaki kişiyi kırıp kırmadığınıza dair endişeler de taşımazsınız ve tamamen dürüst olabilirsiniz.
Sonuç olarak terapiye gitmek problemlerinizi çözmek, hedefler koymak ve bu hedefler doğrultusunda adımlar atmak, iletişim becerilerinizi geliştirmek, duygularınızı kontrol ve ifade etmek, stresinizi yönetmek ve bunun gibi pek çok alanda gelişim göstermek için değerli bir araç olabilir.
Ezgi Tan